BİR ASKERİN ANATOMİSİ

 

Adı : Kurban

Bakışı : Komando

Konumu : Dağlar

Bölgesi : Şu anda eğridir ama

Sebebi : SS Kanunu

Görüntüsü : Perişan

Yaşam Şekli : Sürünme

Özlemi : Şafak

Beklentisi : Teskere

Aldığı : Üçün biri

Çalışması :Her güm10 km koşu

Sıkıntısı : Nakit

Korkusu : Yok

İlerleyişi : Çok yavaş

Patronu : Milleti al-a

Şimdiler de en çok söylediği parça : Gel Teskere Gel Teskere

En çok işittiği terane : Bu askerlik bitermi

Askere çabuk gitme sebebim

...............................................10 GÜN SONRAKİBİOGRAFİM..............................................

 

Soğuk ve karlı bir 3 Aralık gecesi saattler 04:15 gösterdiğinde hastanenin önemi yok heleki doktorların hiç suçu yok çünkü ben evde doğmuşum. O EBEM olacak varya işte ilk tokatı (hemde kıçıma) ondan yemiştim. Bu benim kadınlardan ilk tokat yiyişim di ama malesef bu ilk ve son olmadı.Sonun cu tokatı matemetik öğretmenim var ondan yedim kulakları çınlıyodur şimdi:))Takip eden günlerde ve hatta senelerde müteaakiben bu karşılıklı olarak kadınlarla yiyişmelerim devam etti. Bu arada tevellüdümü yani doğum yılımı merak edenlere hicrisini bilmiyorum ama Miladi 1976'dır. Son kullanma tarihim rafta kaldığı müddetçe (oda sıcaklığında) takribi 45 yıl, soğuk ve nemden uzak dolapta 65 yıla varmaktadır. Nasıl oldu bilmiyorum ama hiç istememe rağmen (heralde çok acımış olacak ki hiç unutamadım) beni budadılar. Yani Sünnet olayı hhiiişşşşşşş(tirbişon). Daha sonra budanmış olarak hayatıma devam ettim. Okul denen o melun yere başlayana kadar başıma gelenler pişmiş GEYİĞİN bile başına gelmemiştir. İşte size örneklerim

Sene 1981 Aylardan Haziran 17 Günlerden hatırlamıyorum ama saat 18:38:32 o kesin mahallede volta atarken ne yedüğü belürsüz bir şahıs attığı taş ile kafam yarıldı..( işte bazı şeyler o andan itibaren kafamda şekillenmeye başladı. Mesela MC kare neye eşit olduğunu, Ozon tabakasındaki deliğin sebebinin ne olduğu, Balinaların niçin neslinin tükenmek üzere olduğunu, Leyleklerin niye bacalara yuva kurdu ve Enflasyon gibi konular vb...)

Sene 1981 Aylardan Temmuz günlerden hiç hatırlamıyorum ama herhangi bir Perşembe idi. Bahçesinde oyun oynadığımız apartmanın 7. katındaki komşu teyze elindeki ibrik ile çiçekleri suladıktan sonra otlarını temizlerken diyecem ama bizim mahallede yedi katlı apartamna yoktu ki ama olsun ben biraz abartayım o zaman ufak bir kova su teyzeyle vedalaşıp NEWTON denen kavatın bulduğu yerçekiminin etkisiyle can alacı konuların şekillenmeye, filizlenmeye ve topluma faydalı olmaya aday durumundaki benim. O narin, dokunmaya kıyamayacağınız, öpüp koklayacağınız, sarılıp kucaklayacağınız hiç bırakmak istemeyeceğiniz kafama doğru SORTİ yaptı. Hatırladığım tek şey sudan çıkmış sıpanın neyi andırmış olduğunu anlamaya başladım.

Sene 1982 Aylardan Mart'ın 4'ü ve ben köyümüzdeyim. Ama bildiğiniz gibi dağları taşları koyunları bol olan ,meyve bahçelerinede çoçukların ağaçları tarumar ettiği bir köy değil benim ki boğazın incisi ÇENGELKÖY . Zaten köyde her gün aynı. . Ben arkadaşlarlan beraber köy hayatının ne olduğunu araştırır ve balık tutmaya giderken. Neyse kazaya gelelim. Yolda tutacağımız balıkların yeme şekli düşünürken ızgara mı yapalım yoksa tava mı derken karşıdan gelen üsküdar münübüsü belediyenin su ızgaralarına beni tuzlamadan yerleştirdi .Az kala kuyruğu titretiyodum .Sırf balık ve etin ızgara ya yapışmadığını ve insanlarında ızgara olabileceğini öğrenmiş oldum. Gerçi sonucunda pek iyi şeyler olmuyor ama yine de acı bir tecrübeydi. ( Eşşek oğlu eşşek az kala beni asfalttan kazıtcaktı)

Bu arada değişik ve muhtelif kaza ve tehlikeleri bolca anlattım ama bu kadar da kaza olmaz diye size en onemlisini anlatayım.

Ve sizlere hayatımın en büyük kazasını anlatıyorum. Sıkı durun, sakın klavye ile oynamayın koltuğun ayarını bozmayın. Başımdan geçen bunca kazayı unutmuş normal hayatımı her İstanbullu gibi sürdürmeye (trafiğe rağmen) dersaneye giderken ve hava guneşli etraf ışıl ışılken ders çalışmaya çalışan ben üniversite sınavında nasılsa istediğim netleri yapıp istanbul hukukta okumanın hayellerini kurarken sıcak bir haziran sabahı Pendik in ne yedügü belirsiz bir lisesinde gudubet tipli bir gözetmenin sınıfında sınava girdim ve tabiki kaza oldu işte... Ama benim için susurluk kazası gibi bişi di bu. Hersey aydınlanmıs kendi kendimi kandırdığımı anlamıstım çünkü istediğin şeylerin herzaman olmayacağını önüne bir engel ve kıllık çıkacağını ilk defa o zaman anladım ama daha kaza bitmemişti zincirleme olarak devam ediyordu.Bu arada Bolunun dağlarına düşmüştüm .Ve büyük kaza namı değer lospalavros diğer ismi ile İZMARİT serkan la tanışmam oldu.Ya bu adamla ben nerden tanıştım o gunden beri işlerim daha da ters gitmeye başladı varya .Ve ne tesadüfse bu adamla okulda tanıtığımız ilk adam oldu tabiki son olmadı ama. Kör talih bu adamla beni aynı sınıfa aynı eve hatta evde aynı odaya düşürdü bu da yetmez miş gibi aynı dersleri aynı notlarla geçip aynı ortalama ile okulu bitirdik.Tesadüfün iğne deliğine bakın ki aynı liseden mezun olmusuz ve aynı semtlerde oturuyomus :))Allahtan daha evvel tanımamışım ..Üstüne üslük bu kekin en son cep msg na uyarak askerlik sınavına bile beraber gittik ve yine sonuç hüsran oldu ve bizdeki kısmete bak ben bu adadmın üstbaşını bu gidişle askerde bile toplayacam varya .Yeter be olum yakamdan düş len. Aynı kızı istemeye gidersek şaşmam varyaaa.... Ne diyeyim yahu EĞRİDİRİN dağlarında da bu adamı ben vururum artık görüşürüz kek asteğmenim.

Ben bu işe bir çözüm buldum olum ben şırnağa tayini mi isteyecem sıkıyosa gel:)))))

Herhalde bundan sonraki kaza serkanın bir kaza kursununa gitmesi ve görev yerimle ilgili olcak kazadır.OHAL den laptapla bir mevzide bağlanırken kazaları anlatmaya devam ederim siz merak etmeyin.....

 

 

ANA SAYFA

Designed by kurBAN